İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’un, Mahir Çayan’ın lideri olduğu THKP-C tarafından kaçırılıp cansız bedeninin bulunması üzerinden 51 yıl geçti. Yahudi Soykırımı’nın faillerinden, Nazi suçlusu Adolf Eichmann’ın İsrail’e getirilmesi ve yargılanması sürecinde de etkin rol alan Elrom’un yeğeni Nilly Ovnat, CNN Türk editörü Serdar Korucu’ya konuştu ve suikastın aileyi nasıl etkilediğini anlattı.
İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’un yeğeni Nilly Ovnat, CNN Türk editörü Serdar Korucu’ya verdiği röportajda, eniştesinin İsrail tarihi için öneminin altını çizdi.
Ovnat, Mahir Çayan’ın başını çektiği THKP-C’nin kaçırdığı ve daha sonra cansız bedeni bulunan eniştesinin Yahudi Soykırımı’nın faillerinden Adolf Eichmann’ın Arjantin’de olduğunun tespit edilmesine dair süreçte rol aldığını söyledi.
Nilly Ovnat, “Tek görevi Adolf Eichmann’ın Buenos Aires’te olduğu istihbaratını doğrulamaktı. Babamdan bir bavul ödünç aldığını hatırlıyorum. Yıllar yıllar sonra bir defasında ‘Ah şu bavulun dili olsa da konuşsa’ demişti. Eichmann’ı o gittikten 3 yıl sonra getirdiler. Tüm kaçırma operasyonunu gerçekleştirmeleri 3 yıl sürdü” dedi.
6 milyon Yahudi’nin öldürüldüğü soykırımda rol alan Eichmann’ın İsrail’deki yargılama sürecinde de Efraim Elrom’un yer aldığını söyleyen Ovnat, “Kendisini burada yargılamaya karar verdiklerinde “Chamber O-Six” adlı özel bir polis birimi kurdular ve baş müfettiş olarak o atandı. Çünkü akıcı Almancası vardı ve Eichmann ile saatlerce vakit geçirip hikayesini dinlemişti” diye konuştu.
Polonya doğumlu olan Elrom’un soykırım sürecinde ailesinin tamamını kaybettiği için eşi Elsa Elrom’un en yakın akrabaları olduğunu belirten Nilly Ovnat, Efraim Elrom’un başkonsolosluk görevinde çok başarılı olduğunun da altını çizdi, “Türk halkıyla, diğer diplomatlarla, Yahudi toplumuyla çok iyi geçiniyordu. Herkes ona hayrandı. Çok ilgi çekici ve özel bir adamdı. Ağustos 1969’da göreve başladı. 2 yıl orada kalacaktı. Yani 1971 yazında geri dönmüş olması gerekiyordu. Ama ne yazık ki görev süresi beklediğinden erken bitti” diye ekledi.
Ovnat, suikastı “inanılmaz bir şok” olarak niteledi. Çayan’ın lideri olduğu THKP-C’nin kaçırması sonrasında eniştesinin öldürülmesini beklemediklerini ifade eden Nilly Ovnat, “Küresel terörün olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bildiğimiz kadarıyla amaçları fidye almak ya da hapisteki arkadaşlarını serbest bıraktırmaktı. Onu öldürmek istemediklerini düşündük nedense. Baskı ve sokağa çıkma yasağı olduğu için, köşeye sıkıştıkları ve oradan nasıl kurtulacaklarını bilmedikleri için bunu yaptılar. O zamandan beri dünyada birçok farklı terör eylemi yaşandı. Hepsi büyük etkiler yarattı ve korkunçtu” dedi.
Ovnat bu suikastın Elsa Elrom’a olan etkisini “Öyle bir şok geçirdi ki normal ya da anormal bir tepki veremedi. Şok içindeydi. Tek istediği şey eve dönmekti” diye anlattı. Nilly Ovnat, teyzesinin İsrail’e geldiği süreciyse “Tamamen şok içinde olan birini tasvir etmek çok zor. Etrafında yaşananları anlayamadığını hissediyordum. “Böyle bir şeyi nasıl atlatabilir ki?” diye düşündüm. Bunun gerçek olduğuna biz bile zar zor inandık. Ama gerçekti” diye aktardı.